Venedik



Bir yerlerde insanlara turizm kelimesinin onlara hatırlattığı beş yer, beş kavram sorulduğunda, “Venedik” isminin verilen yanıtlar içinde belirgin seviyede fazla olduğunu okumuştum. İnternet üzerinden yapılan kısa anketlerden biri olmalı. Aslında sonuç hiç şaşırtıcı değil. Düşünsenize, Venedik görüntülerini banka kartları, telefon operatörü ve havayolu reklamları gibi seyahatin konu olduğu her yerde görüyoruz. Vivaldi'nin, Casanova'nın kenti gerçekten çok güzel.

Bir de işin öbür yüzü var. Günümüzde kimi kaynaklar Venedik’e gelen turist yoğunluğunun  şehrin kaldıramayacağı seviyelere geldiğini gösteriyor (1). Ben de her gittiğimde bunun doğru olduğunu yeniden düşünüyorum. Çok Kalabalık. Samimi olmak gerekirse, filmlerde gördüğümüz romantik havayı “selfie çubuğu” diye bağıran garip satıcılar ve köprüden geçerken bile sıkıştıran turist yığınları arasında yürümeye çalışırken yakalamak zor.  En güzeli, özellikle günün erken saatlerinden yararlanmak ve çevrede olup biten tantanaya aldırmadan, başka bir zamanda olduğunuzu hayal ederek keşfe başlamak.   






             

 Ama burası kokuyor?!


Venedik'e daha önce gitmiş olanlar bilirler, bu güzel şehri sıcak bir yaz gününde gezmek ve kış mevsiminde görmek çok farklı iki deneyim. Örneğin Temmuz ayında tren garından çıkar çıkmaz sizi çok hoş(!) bir kokunun ve turist yığınlarının karşılamasına hazır olmalısınız. İki dönemi de yaşamış biri olarak benim tercihim hoş bir bahar günü olurdu ama bir yandan ünlü karnaval da Şubat Ayı’nda yapılıyor. Seyahatinizi Venedik Bienali(2) zamanına denk getirmek de bir seçenek. Zira muhteşem yapıların ev sahipliği yaptığı sergileri görmek, palazzoların arasında karşınıza tesadüfen çıkan enstalasyonlar sanat, tasarım, mimarlıkla ilgilenen ziyaretçiler için çok keyifli olabiliyor. 

Neyse ki şehir o bambaşka dokusuyla hemen sizi içine çekiyor ve ne  zaman giderseniz gidin, keşfetme isteğinden başka bir şey düşünemiyorsunuz. 

Eski şehre trenle ulaştığınızda gardan çıkar çıkmaz karşınızda turizm danışma bürosunu, ve bir çeşit "tekne otobüs" gibi çalışan vaporettoların durağını görebilirsiniz. Bu tekneler şehir içinde kanallar boyunca farklı rotalarda yol alıyor. Havaalanına, civardaki adalara, cam işçiliğiyle ünlü Murano Adası'na da bu teknelerle ulaşabiliyorsunuz. Şehir içinde mesafeler kısa, neredeyse her yer yürünebilir uzaklıkta da diyebiliriz. Ama zorlanacağınızı düşünürseniz, bu tekneleri de dilerseniz ulaşım için tercih edebiliyorsunuz. Günlük, haftalık kullanım için biletler de bulunabiliyor. 


Venedik bir sürü adacıktan ve bunları birbirine bağlayan köprülerden oluşan bir labirent gibi. Eğer elinizde bir haritanız yoksa garda, otelinizde ücretsiz olanlardan bir tanesini çantanıza atmanızda yarar var. Kentin her köşesi masaldan fırlamış gibi görünüyor ve tüm daracık sokakları, koridorları görmek isterken bazen yolunuzu kaybedebiliyorsunuz. 

 Nereleri görmeli?


Şehrin en önemli ve merkezi noktası San Marco Meydanı, Bizans mimarisi örneklerinden San Marco Bazilikası ve uzantısında sıklıkla gördüğünüz fotoğraflardan hatırlayacağınız pembe bina, Dükler Sarayı'dır diyebiliriz.18. yüzyılda Venedik'te yaşayan, kadınların kalbini fethetmesiyle ünlü maceracı, yazar Giaomo Casanova, bu yapının içindeki i Piombi hapishanesine mahkum edilmiş ve maceralı kaçışını daha sonra kitaplarında uzun uzun anlatmış (3).Ponte dei Sospiri , yani "Ahlar Köprüsü" de sarayın hemen arkasında yer alıyor ve rivayete göre, mahkemenin ardından suçlu bulunan mahkumlar hücrelerine bu köprüden geçerek giderlermiş. Pencerelerin kalın taş parmaklıklarından son defa şehre bakıp iç geçirirlermiş ve köprü adını böyle almış. 








Meydanda bulunan çan kulesinin üzerinden muhteşem manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Bunun için açılış saatine göre programınızı iyi ayarlamalısınız aksi halde uzun bir kuyrukla karşılaşmanız çok olası. Neredeyse kentin simgesi konumunda olan kulenin ilginç bir durumu var: Asıl kule 1902 yılında kendiliğinden yıkılmış ve ardından şu an var olan yenisi inşa edilip 1912'de açılmış. Galileo'nun 1609'da bu kulede ilk defa teleskopunu senatoya takdim etmiş olması da hoş bir detay. Yıldızlara oradan bakmak da keyifli olmalı!




Büyük kanal boyunca yürürken göreceğiniz dört köprüden en eski ve ünlü olanı Rialto Köprüsü'dür. Mimar Antonio da Ponte'nin tasarladığı köprü 1591 yılında tamamlanmış. Üzerinde ve çevresinde küçük butikler, cam ve mücevher satan dükkanlar bulunuyor. Günümüzde de şehrin en hoş noktalarından biri. Köprünün üzerinden özellikle akşamüstü ya da sabahın erken saatlerinde Büyük Kanal'ı izlemek çok keyifli. 



Popüler gezi kitaplarında pek anılmayan noktalardan biri Shakespeare’in "Venedik Taciri" eserinden anımsayabileceğiniz, özellikle Yahudilerin yaşadığı getto bölgesi. Aslında Getto kelimesinin kökeninin de İtalyanca "ghèto" olduğu düşünülüyor (4). Yahudiler 16. Yüzyıl’dan 18. Yüzyıl’da Napolyon’un yasağı kaldırışına kadar burada yaşamaya zorlanmışlar. Günümüzde de burada Yahudi aileler yaşıyor. Bölgede sinagoglar ve anıtlar var. İlginizi çeker, yolunuz düşerse hoş antikacılar da bulabilirsiniz. 

Modern sanatla ilgiliyseniz, Avrupa'nın en önemli koleksiyonların birini barındıran Peggy Guggenheim müzesini de görmek isteyebilirsiniz.

Özetle, Venedik’te bu yerleri haritanızda işaretleyin ve yürümeye başlayınca zaten bir şekilde kendinizi orada buluyorsunuz. Yol üstünde her yerde farklı güzel sürprizler sizi bekliyor.



Gastronomik Keyif Durakları

İtalya'da bulunduğum zamanlar beni en çok mutlu eden şeylerden biri sabah fırınlardan yayılan muazzam çörek ve kahve kokusudur, mutlaka erken kalkıp sokağa fırlarım. Venedik için de durum biraz böyle ve tadı çıkarılmalı. San Marco Maydanı'nda bulunan Cafe Florian 1720 yılında açılmış ve dünyanın eski bistrolarından biri (5). Burada gümüş servislerle sunulan çörek ve biscottilerle, nefis kahveyle unutulmaz bir kahvaltı deneyimi yaşayabilirsiniz. Benim favorim Caffè dell’Imperatore. Erken saatte gitmek önemli çünkü küçücük iki salondan oluşuyor ve özellikle soğuk günlerde içerisi kalabalık olabilir. Kahvaltıyı kaçırırsanız üzülmeyin, akşamüstü müzik eşliğinde kokteylinizi yudumlarsınız. 










İtalya’da yemek için, özellikle kıyasla uygun fiyatlı, geleneksel yemekleri tatmak için trattoriaları tercih edebilirsiniz. Trip Advisor gibi uygulamalardan yorumlara bakarak deneyebilirsiniz. Benim Venedik’te favori durağım Trattoria Alla Rivetta oldu. Burada özellikle yerli kum midyeleriyle yapılan makarnaları denemelisiniz. Deniz ürünlü seçeneklerin hepsi çok başarılı. Tabi ki proseccoyu da ihmal etmemeli.



Venedik demek marzipanın da tadına varmak demek. Pastanelerde envai çeşit ve biçimde badem ezmesi bulabilirsiniz. Şeker ya da bal ile badem ezmesinden oluşan tatlının kökeninin Perslere dayandığı ve 13. Yüzyıl’da ticaret gemileriyle Avrupa'ya geldiği söyleniyor. Venedikliler de bu konuda iddialılar. Pastanelerde bulabileceğiniz başka bir özel tat da meyveli, üzerine pudra şekeri dökülen bir çeşit çörek olan Fritelle alla Veneziane. İçeriğinde limon ve Marsala şarabı bulunuyor. Özellikle tatmanızı öneririm.

Gondol Gezisi  

Venedik'e gitmişken kanalda gondolla gezme keyfi olmazsa olmaz. Filmlerde gördüğünüz arkada kürek çekerken "O sole mio!" diye şarkılar söyleyen gondolcuları bulamayabilirsiniz, zira burada sıkı pazarlıklar söz konusu. Gondol gezisini iki kişi ya da altı kişi yapsanız da aynı ücret ödeniyor. Bu nedenle birkaç kişi bir araya gelip kiralamak da iyi bir seçenek olabiliyor. Böylelikle pazarlık edip daha makul fiyat teklifleri almanız mümkün olabiliyor. Farklı rotalarda tur seçenekleri de mevcut.



Karnaval Zamanı 

Venedik Karnavalının geçmişi 1300'lü yıllara dayanıyor ve her yıl Ocak-Şubat döneminde, paskalya öncesine denk gelen 40 gün boyunca sürüyor. Karnavalla ilgili en önemli üç olay: İlk pazar günü yapılan "Meleğin Uçuşu", ikinci Pazar günü yapılan "Kartalın Uçuşu" ve kapanışta Salı Günü yapılan "Aslan Uçuşu" gösterileri diyebiliriz. Gösteriler San Marco Meydanı'nda gerçekleşiyor. Şehre karnaval dönemi içinde kısa süreliğine geliyorsanız, ziyaretinizi bu günlerden birine denk getirebilirsiniz. Bunun dışında düzenlenen konserler, balolar ve partiler önceden belirlenen bir program çerçevesinde sürüyor. Katılmak istediğiniz etkinlikler için gitmeden önce bu programları takip etmekte yarar var. 












Karnaval dönemi boyunca şehirde herkes rengarenk maskelerle, farklı konseptlerde kostümlerle dolaşıyor. 1348 yılında şehirde yayılan veba salgını ve hastalıkla ortaya çıkan yaralarını gizlemek isteyen halkın maskelerle sokağa çıkmasının bu geleneğin başlangıcı olduğu söyleniyor. Sonrasında maskeler renkli bir hal almış ve karnavalın sembolü olmuş. Aslında bazılarının korkutucu, karamsar olmasını da böyle açıklayabiliriz belki. Örneğin, uzun gaga formunda burnu olanların vebalı hastalara olabildiğince az yaklaşmak isteyen hekimler tarafından kullanıldığı biliniyor. 

 Alışveriş Konusu...

Turistik ıvır zıvırın dışında Venedik’te en çok göreceğiniz şeyler Murano camı takılar, aksesuarlar ve karnavala gönderme yapan maskeler olacaktır. Cam için Murano Adası görülmeli. Şehirde çok ucuza tezgahlarda satıldığını gördüğünüz camların büyük kısmı maalesef Çin'den gelen uyduruk taklitler. Ama küçük butiklerde çok farklı, güzel ve hesaplı cam çalışmaları da var, mutlaka göz atmalısınız. Bütçeyi yükseltirsek, Attombri'de (http://www.attombri.com/en/) çok stilize takılar görebilirsiniz. Marina& Susanna Sent de başka bir alternatif (http://www.marinaesusannasent.com). Venini de San Marco'da yer alıyor (http://venini.com/en )

 




Maske alışverişinde de benzer durum söz konusu. Bazı sanatçıları atölyelerinde çalışırken görebilirsiniz. Hatıra olarak almak isterseniz, kostüm seçenekleri özellikle karnaval zamanı muazzam.









Buon Viaggio, 

Burcu 


(1)  Cathy Newman. Vanishing Venice, The world tugs at the lovely hem of the city Thomas Mann called "half fairy tale and half tourist trap." (http://ngm.nationalgeographic.com/print/2009/08/venice/newman-text)
(2) Biennale di Venezia, Venedik kentinde iki yılda bir gerçekleştirilen, önde gelen güncel sanat sergisidir. Venedik Film Festivali'ni ve Venedik Mimarlık Bienali'ni de bünyesinde barındırır. Sanat bienali iki yıl arayla tek sayıyla biten yıllarda yapılırken mimarlık bienali çift yıllarda yapılıyor. 
(3)  Heath Ledger'ın Casanova'yı canlandırdığı filme Venedik'i görmeden bir göz atın, çok eğlenceli bulabilirsiniz. (http://www.imdb.com/title/tt0402894/?ref_=fn_al_tt_2)
(4) Türkçe'de kullanılan getto kelimesi dile İtalyanca'dan hatta, Venedikçe'den, cüruf anlamına gelen "ghèto" kelimesinden gelmiştir.Alternatif etimolojiye göre ise bu kelime "kasaba/kaza" anlamına gelen İtalyanca borghetto kelimesinden türemiştir. Bu ilginç bilgiyi de burada paylaşmış olalım...
(5) Ünlü Cafe Florian ile ilgili bilgiler... (http://www.caffeflorian.com/en/ )
(6)Trattoria Alla Rivetta... http://www.tripadvisor.com/Restaurant_Review-g187870-d696626-Reviews-Trattoria_Alla_Rivetta-Venice_Veneto.html

Burcu

Burcu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder